Her yıl yılbaşı yaklaştıkça bir sonraki yıl yapacaklarımızı ve hedeflerimizi listeleme isteği geliyor değil mi? Hedeflerimizi ve amaçlarımızı yazarsak daha başarılı olacağız gibi hissediyoruz. Çoğu zaman da ulaşması gerçekçi olarak imkânsıza yakın hedefler seçiyoruz kendimize. Son birkaç yıldır ben bu perspektiften uzaklaştım; kendime alışkanlık edinme hedefleri koyuyorum. Mesela yeni yılda yeni bir dil öğreneceğim değil hedef; 2025’te her gün yarım saatimi yeni bir dil öğrenmeye ayıracağım. Hem daha sınırları belli hem de ulaşabileceğim bir hedef. Aynı zamanda rutinimi de düzenlememe ve daha planlı yaşamama yardımcı oluyor.
Konumuz elbette LinkedIn ama neden buradan girdin derseniz, LinkedIn’de kendinize koyacağınız hedefler de tıpkı yeni yıl hedefleri gibi olmalı. Bir yıl içinde 25 bin takipçiye ulaşacağım demek, gerçekçi bir hedef değil mesela. Bunun yerine her hafta bir tane orijinal içerik üretip yayınlayacağım demek daha erişilebilir. SMART hedefler meselesi yani.
Bunu yaparken de bence yeni alışkanlık edinme yöntemlerinden yararlanmak gerekiyor. Hani yeni alışkanlıklar edinmeye çalışırken daha küçük hedeflerle başlıyoruz, kendimize baskı yapıp moralimizi bozmadan, rutin ve tetikleyiciler oluşturarak ilerliyoruz ya. LinkedIn’i etkin kullanmayı da bu şekilde düşünmenizi istiyorum.
Yeni yılda kişisel markanızı güçlendirmek istiyorsanız, mesela her gün 15-20 dakikanızı LinkedIn’de geçirmeyi bir alışkanlık haline getirebilirsiniz. İlk bakışta kısa bir süre ve yapılabilir; ancak uzun vadede ana akışınızın tam istediğiniz konu ve kişilerden oluşmasını sağlayabilirsiniz. Örneğin hangi tür içeriklerin daha çok etkileşim aldığını görebilirsiniz. Ya da bazı konulara farklı bir açıdan bakabilir ve yeni fikirler geliştirebilirsiniz. Her hafta bir orijinal içerik örneğine dönersek, ana akışınızdan elde ettiğiniz bilgileri içeriklerinize yansıtabilirsiniz. Farklı içerik türleri ve formatlarını deneyebilirsiniz. Sizinle aynı konularla ilgilenen yepyeni insanlarla bağlantı kurabilirsiniz.
Bir yılın sonunda geldiğiniz nokta, başlangıç noktasından o kadar farklı olacak ki. Bunu verdiğiniz bilginin güvenilirliği veya doğruluğu anlamında söylemiyorum; ne kadar küçük olursa olsun söylediğiniz her şey gerçeği yansıtmalı. Ama bilgiyi aktarma metodunuz değişecek. Sektörünüze ve mesleğinize göre sizi ve düşüncelerinizi en iyi şekilde yansıtacak formatı bulacaksınız.
Orijinal içeriğe ek olarak bir gün belirleyip her hafta bağlantı kurmanız için LinkedIn’in önerdiği kişiler listesini kontrol edebilirsiniz. Her gün davetlerinizi kontrol edebilirsiniz. Mesela her gün LinkedIn’e ayırdığınız vaktin içinde davetleri kontrol etmek ve ana akışta gördüğünüz bir yayına yorum yapmak olabilir. Böylece gündemi takip edebilir, yeni bir diyalog başlatabilir ve konuşmanın içinde olursunuz. Güçlü kişisel marka imajları olan kişilerin profillerini incelediğimde, sıklıkla sektördeki gelişmelerle ve meslektaşlarıyla etkileşime geçtiklerini görüyorum. Aynı zamanda gündemdeki bir konuyu başka bir perspektiften yorumlayan paylaşımlar yapıyorlar ve başkalarının başarılarını tebrik etmekten kaçınmıyorlar.
Daha önce defalarca bahsettiğim bir nokta var; LinkedIn aktif kullanıcıyı seviyor. Her ay rastgele bir paylaşım veya yorum yapıp çıkan kullanıcılar algoritmanın radarına giremiyor. Çok sık olmamak kaydıyla, düzenli bir şekilde LinkedIn’le etkileşime geçtiğinizde (değer katan ve söyleyecek bir şeyi olan katkılarla elbette) bu platformda kişisel markanızı güçlendirmeniz işten bile değil.
Kaynaklar
https://www.beyhanbudak.com.tr/21-gunde-yeni-bir-aliskanlik-kazanmak-mumkun-mu.html