Dijital Okuryazarlık: Doğru Bilgiyi Doğru Şekilde Okuyabilmek

Medya okuryazarlığı konusunu hatırlarsınız; çok konuşuluyordu yıllar önce. Hatta okullarda seçmeli ders olarak çocuklara okutuluyor. Ama şimdiki gündemimiz, medyadan ziyade dijital okuryazarlık. Tamamen bağımsız değiller birbirlerinden; bilgiyi analiz etme ikisinin de odaklarından biri. Ancak dijital okuryazarlık çok daha geniş bir alanı ifade ediyor.

Dijital becerilerle de karıştırıldığını görüyorum dijital okuryazarlığın. Dijital beceriler dediğimizde bilgisayar, tablet ve akıllı telefon gibi cihazları kullanabilme yetkinliklerinden bahsediyoruz. Yani dijital aygıtları ne kadar etkin kullanabiliyorsunuz konusu. Ama dijital okuryazarlık dijital becerileri kapsıyor olsa da bundan çok daha fazlası.

Dijital okuryazar olmak; sosyal ağların ve dijital kaynakların öncelikle çalışma prensiplerine hakim olmak anlamına geliyor. Yani bir influencer tarafından yapılan ürün incelemesinde “#reklam” veya “#işbirliği” ibaresi varsa, yayında verilen bilgiyi nasıl analiz etmemiz gerektiğini biliyor olmalıyız.

Bu spesifik bir örnek ama biraz dijital dünyanın konuşma dilini anlıyor olmak gerektiğini belirtmek için yer vermek istedim. Bunun üzerinde, dijital okuryazarlığın temeli; akıllı telefon, tablet ve bilgisayar gibi cihazlarla bilgiye ulaşma, anlama, değerlendirme ve paylaşmayı anlatıyor. Teknolojiyi bilinçli, etkin ve güvenli kullanma meselesi.

Bugün dijital dünyada o kadar büyük bir bilgi kirliliği ve dezenformasyon var ki. Bazı kaynaklar sürekli bütün dünya güllük gülistanlık derken, bazı kaynaklar her gün dünyanın sonu geldi diyor. Bir kaynağın doğru dediğine bir kaynak baştan aşağı yanlış diyebiliyor. “Araştırdım, şu ot bu hastalığa çok iyi geliyormuş.” cümlesi tanıdık geldi mi? Hepimiz çevremizden duyuyoruz, ben kendi araştırmamı kendim yapıyorum lafını. Ama araştırmanın neyi ifade ettiği, objektif bir kelime olsa bile, artık kişiden kişiye değişebiliyor. Merak ettiğiniz bir konu hakkında ilk yaptığınız bu konuyu cümleleştirip

Google’da aratmak değil mi? Ya da artık artan bir şekilde AI araçlarına sormak. AI aracından aldığınız bilgi ne kadar güvenilir? Size kaynaklarını sunuyor mu? Sunduğu kaynaklar güncel mi? Bir blog yazısı mı yoksa sunduğu kaynak? Veya Google’da çıkan sonuçlar hangi web sitelerine ait? Daha önce bu websitesini görmüş müydünüz? Bu websitesinin sahibi kim veya içeriği kim hazırlamış? Bu ve bunun gibi soruları sorabilmek aslında dijital okuryazarlık. Onaylama önyargısını bir kenara bırakabilmek; bilgiyle birlikte kaynağı, kaynağın güvenilirliğini, kaynağın önyargıları olabileceğini göz önünde bulundurmak bir bilgiyi işlerken veya paylaşırken.

Bir de güvenlik tarafı var işin. Dijital dünyada gezinirken kişisel verileriniz ne kadar güvende? Sosyal medyada konumunuzu, aracınızın plakasını veya adresinizi gösteren bir fotoğraf paylaştınız mı mesela? Ziyaret ettiğiniz web sayfalarının çerez politikalarını, çevrimiçi hizmetlerin gizlilik politikalarını okuyor musunuz? “X markasında %95’e varan indirim! Linke tıkla!” diye gelen bir maildeki linke tıklar mısınız?

Yani, üzerinde çok uzun konuşulabilecek konunun özeti; dijital ortamda ne kadar güvendesiniz ve ne kadar bilinçli hareket edebiliyorsunuz. Her gördüğümüz bilgi doğru değil ve gerçekten doğru bilgiye ulaşabilmek her geçen gün daha da zorlaşıyor. Bu yüzden dijital okuryazarlık çok önemli. Bütün hayatımızı etkileyen bilgi ve içeriğe dijital dünyadan erişiyoruz; bu alanda bilinçli olmak ve onu en iyi şekilde kullanabilmek gerekiyor ki doğru bilgiyle en doğru şekilde oluşturalım fikirlerimizi ve görüşlerimizi. Bence bu konu üzerinde bir düşünün, biraz da araştırma yapın; ama araştırmanızı yaparken kaynaklarınızın güvenilir olmasına dikkat edin! Keyifli günler!

Son Yazılar

Sorularınız mı var?

İletişime geçin!

İletişime geçin!

Tüm sorularınız için bize ulaşabilirsiniz. En kısa sürede size dönüş yapacağız.

Go to Top