Boş ve tek başınıza kaldığınız bir odada mı bağırdığınızda kendi yankınızı daha iyi duyarsınız yoksa eşyalarla dolu, kalabalık bir odada mı?
Yankı odası fenomeninin de işte böyle bir etkisi var aslında. Kendi sesiniz öylesine güçlü ve yadsınamaz oluyor ki, konuştuğunuzda tekrar tekrar size çarpıyor, sadece kendi sesinizi duymanızı sağlıyor… «Kendimizi duyduğumuz kadar mı varız?» sorusunun temelinde de bu yatıyor.
Ben buna şöyle bir cevap vereyim; İnsanın kendini ifade etme ve içsel dengeyi bulma sürecinde yankı odası fenomeni kritik bir rol oynuyor, evet ama sadece kendi sesimizi duymak, dış dünyayla bağlantımızı da azaltabiliyor. İletişim, empati ve paylaşım, insan ilişkilerinin temel taşları. Bu yüzden de yalnızca kendi yankımızı duymak yerine, çevremizdeki insanların seslerini ve düşüncelerini dinlemek de gerek.
Sosyal Medyada Yankı Odaları Oluşturmak
Her birimizin sosyal medyayı kullanma şekli birbirinden farklı. Kimimiz “influence” etmek adına paylaşımlar yapıyor, kimimiz günün stresinden uzaklaşmak için peş peşe video kaydırıyor, kimimiz de sosyal bağlantılar kurmaya çalışıyor örneğin. Bunların yanında bir de bağlı olduğu fikirlerin dünyasında yaşayanlar ve kendi yankısını yaymaya çalışanlar var.
Sosyal medya, kullanıcıların onaylanma ve doğrulanma ihtiyaçlarını karşılamak için bir platform sunuyor. Benzer düşünceleri olan kişilerle etkileşime geçmek, insanların kendilerini doğrulama ve kabul ettirme isteğini artırabiliyor. Bu durum da homojen düşünce gruplarının oluşmasına ve farklı görüşlere açık olma eğilimini azaltabilir. İşte yankı odaları da tam olarak böyle oluşuyor…
💬 Bir filtre balonu oluşumuna neden oluyor da diyebiliriz aslında. Sosyal medyada yankı odası etkisi, kullanıcıların çevrimiçi ortamda sıklıkla benzer görüşlere maruz kalmasına ve farklı düşünceleri görmemesine yol açabiliyor. Bu durum da filtrenin balonu etkisi olarak adlandırılıyor ve kişilerin kendi görüşlerini sürekli olarak doğrulayan içeriklerle karşılaşmasına neden oluyor. Yani akış sayfası bu içeriklere göre düzenleniyor.
“Kulaktan kulağa” oyununu hatırlar mısınız bilmem. Yankı odası fenomeninde de tıpkı kulaktan kulağa oynar gibi düşünceler öyle sessiz şekilde yayılıyor ki, en sonunda yanlış anlaşılma ihtimali çok yüksek oluyor. Dezenformasyon artıyor, doğru bilgiye ulaşım çok çok kısıtlı hale geliyor.
Toplumsal kutuplaşmaya olan etkisini de unutmamak gerek tabii. Sosyal medyada yankı odası etkisi, insanları daha aşırı ve kutuplaşmış görüşlere yönlendirebilir. Benzer düşüncelere sahip gruplar arasındaki etkileşim, farklı görüşlerin anlaşılmasını ve kabul edilmesini zorlaştırabilir, haliyle bu da toplumsal kutuplaşmayı artırır.
Sözün özü, algılarımızı açıp kendi sesimizden, yani yankı odalarında yaşamaktan kurtulamazsak yanlış anlama ve anlaşılma olasılığımız çok yüksek. Ben diyorum ki farklı perspektiflere de açalım kendimizi. Farklı kaynaklara da erişim imkanınız olsun, hatta sosyal medyayı aşırı kullanımdan kaçının.
Yazımın başlığında sorduğum soruyu yazımı bitirirken cevaplayayım: Hayır. 😊 Kendimizi duyduğumuz kadar var değiliz, olamayız da. İnsan doğası gereği sosyal bir varlık ve eğer bu etkileşime giremiyorsak, kendi düşüncelerimizin okyanusunda boğulmak kaçınılmaz olur.
Kaynaklar
https://www.aa.com.tr/tr/teyithatti/teyit-sozlugu/yanki-odasi-etkisi-nedir/1814956