Sosyal medya platformlarını neden kullanıyoruz? Buna pek çoğumuzun cevabı “Sevdiklerimizle iletişimde kalmak, içerik üreticilerini takip etmek ve boş zamanlarımızı değerlendirmek” olacaktır. Ancak konu LinkedIn olduğunda yanıtlarımız da değişiyor, çünkü LinkedIn güncelde 1 milyardan fazla kullanıcısıyla dünyanın en büyük profesyonel platformlarından. Profesyonel dünyanın Facebook’u ya da Instagram’ı gibi görünse de burada etkileşimler genellikle iş odaklı ve platform, kariyer gelişimi, ağ oluşturma ve profesyonel paylaşımlar üzerine yoğunlaşıyor. Bu da elbette kişisel hayat paylaşımları konusunda bir sınırlama kazandırıyor platforma.
LinkedIn, sosyal medya dünyasında profesyonel kimliğimizin vitrini. Bu platformda sadece içerik yok ve onu diğer platformlardan ayıran en bariz özelliği de zaten bu. Kullanıcılar LinkedIn üzerinde kariyer başarılarını da paylaşıyor, iş fırsatlarını takip ediyor, networklerini genişletiyor ve sektörel gelişmelerden haberdar oluyorlar. Bu yüzden de diğer platformlardan farklı olarak, LinkedIn’de kişisel hayatınızı çok fazla sergilemenin profesyonel imajınıza zarar verebileceğini unutmamak gerekiyor. Tabii bir yandan tamamen mesafeli ve duygusuz bir yaklaşım da sizi diğer kullanıcılardan ayırmayan, robotik bir figür haline getirebilir.
Aslında olay dengeyi bulmakta. Yani “Kişisel hayatınızı LinkedIn’e ne kadar yansıtmalısınız?” sorusunun cevabı platformu dengeli bir şekilde kullanmakta yatıyor. Bildiğiniz gibi iş dünyasında kişisel ilişkilerin sırrı güven ve bağlantı kurmaktır. Bu yüzden de LinkedIn profilinizde tamamen profesyonel bir duruş sergilemek yerine, kişiliğinizi ve değerlerinizi yansıtacak küçük dokunuşlar yapabilirsiniz. Örneğin iş dışındaki hobileriniz, sizi farklı kılacak sosyal sorumluluk projeleriniz ya da kişisel gelişiminize katkı sağlayan etkinlikler bu dengeyi kurmak adına iyi bir başlangıç bence.
Biraz da kişisel hikâyelerin gücünden bahsetmek istiyorum. İş dünyasında hikâye anlatıcılığı, son yıllarda oldukça popüler. LinkedIn’de severek takip ettiğiniz liderlere bir bakın. Eminim pek çoğunun anlatacak bir hikâyesi vardır. İşte bu hikâye anlatıcılığı tekniği, sosyal medya paylaşımlarında da kendini gösteriyor. İnsanlar artık yalnızca başarılarını ya da iş hayatıyla ilgili tavsiyelerini paylaşmak yerine, kişisel hikayelerini iş hayatıyla nasıl birleştirdiklerini anlatmayı tercih ediyorlar. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise kişisel hikayelerin iş yaşamınıza nasıl dokunduğunu göstermek. Mesela zorluklarla nasıl başa çıktığınız, bir lider olarak hangi değerlere önem verdiğiniz ya da kişisel hayatınızda yaşadığınız bir olayın iş hayatınıza olan etkileri gibi konular takipçilerinizle aranızda güçlü bir bağ oluşturacaktır. Ya da çalışanların yaşadığı sorunlara iş dünyasından çeşitli hikâyelerle örnekler vermek, çalışanların sizlerle bağ kurmasını sağlayacaktır.
Ben de hikâye anlatıcılığını çok seviyorum çünkü kişisel hikâyeler sadece bağ kurmanın değil, aynı zamanda ilham vermenin de güçlü bir yolu. Kendi deneyimlerinizi paylaştığınızda, iş hayatınızın iniş çıkışlarını ve karşılaştığınız zorlukları anlattığınızda, sadece bir lider ya da profesyonel olarak değil, aynı zamanda içten, doğal bir kişi olarak da görünür olursunuz. Bu da size hem daha güçlü bir kişisel marka oluşturma şansı verir, hem de takipçileriniz ve bağlantılarınız üzerinde kalıcı bir etki bırakır.
Hobileriniz, ilham aldığınız kişiler, iş hayatınızı şekillendiren deneyimler ya da gönüllü olarak katıldığınız projeler gibi paylaşımlar profesyonel profilinizi zenginleştirirken aynı zamanda kişiliğinizi de ortaya koyar. Verimli bir kullanıcı olmak istiyorsanız LinkedIn’deki paylaşımlarınız sizi daha erişilebilir, samimi ve insanî bir lider olarak göstermek üzerine olmalı. Bu süreçte, profesyonellik sınırlarını aşmadan kişisel hikâyelerinizi ve deneyimlerinizi iş dünyasına uyarlayarak paylaşmayı unutmamalısınız.
Özetlemem gerekirse başlığımda sorduğum sorunun yanıtı: Profesyonel imajınıza zarar vermeden, doğru miktarda kişiselliği katmak. Platformun doğasına uygun şekilde, iş dünyasındaki deneyimlerinize katkıda bulunacak ve sizi profesyonel anlamda tanımlayacak kişisel dokunuşlarla LinkedIn’de etkili bir varlık gösterebilirsiniz.
LinkedIn’de paylaştığınız her içerik, sizin kim olduğunuzu, hangi değerleri önemsediğinizi ve iş dünyasında nasıl bir etki yaratmak istediğinizi gösteriyor. Bu yüzden unutmayın: Her paylaşımınız, profesyonel ve kişisel değerlerinizi doğru bir şekilde yansıtmalı, sizi pozitif bir ışık altında göstermeli.