Bütün sosyal ağlar gibi LinkedIn de yaşayan, dönemin şartlarına göre evrilen, belirli trendlerle yeniden şekillenen bir alan. Ve artık sadece iş ilanlarına bakıp çıkılan, belki hızlıca birkaç başvuru gönderdiğimiz bir platform olmanın çok ötesine geçti. LinkedIn’i bir insan olarak düşünsek muhtemelen mesafeli ve resmî bir insan canlanırdı gözümüzde eskiden, halbuki artık işler epey farklı. Artık burası sadece CV’leri güncellemek için girilen bir yer değil de, kendi hikâyemizi anlattığımız, ilham aldığımız, sektörde olup biteni takip ettiğimiz ve hatta bazen sadece motive olmak için göz attığımız bir yaşam alanı. Dijital kimliğimizin aynası!
Özellikle son birkaç yılda içeriklerin çok daha samimi, daha kişisel ve daha etkileyici hale geldiğine tanık olduk hep birlikte. Artık sadece başarı hikâyeleri değil, zorluklarla nasıl başa çıkıldığını anlatan paylaşımlar da ön planda. Kullanıcılar artık “mükemmel” kariyer yollarını değil, iş hayatının gerçeklerini, hatalarından çıkardıkları dersleri ve gelişim süreçlerini de paylaşmaya başladı. Bu da LinkedIn’i ciddi ve mesafeli bir platform olmaktan çıkarıp, gerçek insan hikâyeleriyle dolu sıcak bir topluluğa dönüştürüyor haliyle. 2025’te LinkedIn’de göreceğimiz ana odaklardan ilki bu: Samimiyet, içtenlik!
İş Temelli Mizah Ön Planda
Sanırım bulaşıcı olup da insanların “Biraz bana da bulaşsın” diyecekleri tek şeydir gülümsemek! Mizahın, insanları, toplulukları birbirine yaklaştıran evrensel bir dil olduğunu inkâr edebilir miyiz ki? LinkedIn’de son yıllarda iş temelli mizahın yükselişe geçtiğine tanık oluyoruz. Artık kullanıcılar iş hayatının stresini hafifletmek ve meslektaşlarıyla bağ kurmak için mizahı bir araç olarak kullanıyor. Ofis yaşamının komik yanlarını, toplantılarda yaşanan absürt anları veya mesleklerle ilgili stereotipleri esprili bir dille paylaşan gönderiler kullanıcıların ilgisini çekiyor ve etkileşimi artırıyor. 2025’te bu trendin daha da yaygınlaşacağını öngörebiliriz. İş hayatının ciddiyetini korurken aynı zamanda gülümseten içerikler, platformu çok daha samimi ve keyifli bir hale dönüştürmüyor mu sizce de?
Hiç Bitmeyecek Bir Trend: Kısa Videolar
Temmuz 2024 itibarıyla LinkedIn’deki video gönderilerinin diğer içerik formatlarına kıyasla 1,4 kat daha fazla etkileşim aldığını biliyor muydunuz? Bu veri, kısa videoların LinkedIn’deki yükselişinin ne kadar güçlü olduğunun önemli bir göstergesi. 2025’te de bu trendin daha da büyüyeceğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle hızlı tüketilen, bilgi yoğunluğu yüksek ve ilham verici kısa videolar kullanıcıların dikkatini çekmekte oldukça başarılı. Çünkü kısa videolar hem içerik üreticileri hem de izleyiciler için büyük bir avantaj sunuyor. Nasıl mı? Üreticiler karmaşık konuları özetleyerek daha geniş bir kitleye ulaşabiliyor; izleyiciler ise kısa sürede değerli bilgiler edinebiliyor. Bir uzmanın 60 saniyede sektörel bir trendi açıklaması veya bir girişimcinin başarı hikâyesini özetlemesi mesela… Tabii bunu yaparken sınırlı bir zamanı olan kişilere hitap etmek çok önemli. Güncel verilere göre LinkedIn üzerinde 65 milyondan fazla karar alıcı ve 10 milyondan fazla C-level yönetici olduğunu unutmayın; çünkü hitap edeceğiniz kişiler genellikle onlar olacaktır. Dolayısıyla anlatacaklarınızın uzunluğu ve ifadelerinizin ne kadar net olduğu çok önemli.
Hikâyenizi Paylaşın
LinkedIn, paylaştığı bir yazıda bize şöyle bir soru soruyor: “Profilinizi potansiyel işverenler ve bağlantılarınız için sanal bir ilk izlenim olarak düşünün. Profilinizi ziyaret ettikten sonra hatırlamalarını istediğiniz ana mesaj nedir?” İşte vermek istediğiniz bu mesaj, içeriklerinizin, dijital kimliğinizin, dolayısıyla sizin bir yansımanız. Bu yansımayı en iyi şekilde yaratmanın yolu ise storytelling, yani hikâye anlatıcılığı.
Hikâye anlatıcılığının üzerinde son 2-3 yıldır özellikle duruyoruz, çünkü iş temelli mizahın ön planda olması da video akışının trend haline gelmesi de bir noktada hikâye anlatıcılığına dayanıyor. Üstelik işin bir de pazarlama boyutu var. Güncel verilere göre bugün tüketicilerin %92’si hikâye odaklı reklamlar istiyor ve %68’i marka hikâyelerinin satın alma tercihlerini etkilediğini söylüyor. Muazzam bir oran!
Bunu yaparken hikâyenizin bir amacı ve duygusal bir bağ kuracak bir yapısı olmalı elbette. Kendi kariyer yolculuğunuzdan bir dönüm noktası, bir zorlukla nasıl başa çıktığınız ya da ekibinizle birlikte elde ettiğiniz önemli bir başarıyı paylaşmak sizi takip edenlere ilham verebilir. Ayrıca hedef kitlenizin beklentilerini ve ilgi alanlarını dikkate alarak hikâyenizi şekillendirmek de çok önemli. Eğer anlatınızda samimiyet, özgünlük ve insani bir dokunuş varsa içeriğinizin etkisi çok daha büyük olacaktır.
Yorumlarla Etkileşimde Kalın
Artık etkileşim için tek başına kullanıcılarla bağlantı kurmak, ana sayfadaki gönderileri beğenmek ya da içerik paylaşmak yeterli değil. LinkedIn diyor ki, “Beğendiğiniz, ilginizi çeken bir konu hakkındaki gönderide düşüncelerinizi paylaşın, fikir sunun, tartışın.” Yani LinkedIn sadece pasif bir gözlemci olmanızı değil, aynı zamanda aktif bir katılımcı olmanızı istiyor. Bu da daha derin bağlantılar kurmak ve içeriklerinizin gerçek etkileşimle güçlenmesini sağlamak için harika bir fırsat. Yorum yaparak fikirlerinizi paylaşmak, bir konu hakkındaki görüşlerinizi dile getirmek ya da başkalarının düşüncelerine katkıda bulunmak sadece görünürlüğünüzü artırmakla kalmıyor, aynı zamanda profesyonel ağınızı da daha sağlam temeller üzerine inşa ediyor. 2025’te LinkedIn stratejilerinizin arasında bunu kesinlikle düşünün derim!
Uzun lafın kısası, bu yılın LinkedIn’i daha insanın halinden anlayan, sadece beğeninin yetmediği ve derinlemesine etkileşimlere girmenin önem kazandığı, gerçek bağlantılar kurmanın çok daha değerli olduğu bir konumda. Tabii buna ‘samimiyetin hep kazandığı’ kısmını da eklemeliyiz. Hatta bence LinkedIn sadece bu yıl değil, önümüzdeki süreçlerde de bu çizgiden çıkmayacak; esnekliği daha fazla benimseyerek daha da kişiselleşen bir platform olacak. Bu değişimi ve dönüşümü kucaklamak yalnızca iş dünyasında değil, kişisel anlamda da daha güçlü, daha anlamlı ilişkiler kurmamıza olanak tanıyacak, bundan eminim. Gelişmeleri hep birlikte göreceğiz.
